uzun lafın (veya sözün) kısası — kısacası, özet olarak Uzun lafın kısası, eleştirmeci okuyucuya faydalı, edebiyata faydalı bir yazıcıdır. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
sözün kısası — zf. Kısacası … Çağatay Osmanlı Sözlük
kišti — kìšti, a, o ( ė) tr. K; R 1. dėti į ką ankštą, kimšti, murdyti, grūsti: Kìšk į kišenių sūrį J. Duoną kept ar ką džiovint į kakalį (krosnį) kiša K.Donel. Nekìšk šaukšto į svetimą puodą BŽ249. Raktas ne tas, netinka, o vis dėlto kiša [į spyną]… … Dictionary of the Lithuanian Language
kısa — sf. 1) Boyu, uzunluğu az olan, uzun karşıtı 2) Az süren, uzun olmayan Türk milleti en kısa zaman içinde yeni harflerle okumaya, yazmaya başladı. E. İ. Benice 3) Ayrıntısı çok olmayan Kısa bilgi. Kısa yazı. 4) is. Kısa olan şey Uzun lafın kısası.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
šašas — šãšas sm. (4) 1. SD355, R295, MŽ395, Sut, K, I, RtŽ, M, LL240, Rtr, Š, DŽ plutelė, susidariusi žaizdos ar opos paviršiuje: Jau yra ant žaizdos šãšas užsidėjęs Prk. Parvažiavo namie, i pradėjo jam kojos tinti, ištino vienu šašù Žg. Draskyk… … Dictionary of the Lithuanian Language
Cry of the Justice Bird — First … Wikipedia
Sezen Aksu — Pour les articles homonymes, voir Aksu. █ … Wikipédia en Français
hasılı — zf. Sözün kısası, kısacası Hasılı ne söyledikse kâr etmedi. H. Taner Birleşik Sözler hasılıkelam … Çağatay Osmanlı Sözlük
hasılıkelam — zf., esk., Ar. ḥāṣil + kelām Sözün kısası, kısacası … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısacası — zf. Kısa söylemek gerekirse, sözün kısası, elhasıl, velhasıl, velhasılıkelam, hülasa Bir kimse, doktor, avukat, yargıç, kunduracı, kısacası ne iş görürse görsün, gerekli sanat eğitiminden yoksunsa gördüğü işin önemini kavrayamaz. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
özcesi — zf. Özet olarak, kısacası, sözün özü, sözün kısası … Çağatay Osmanlı Sözlük